ÇOCUKLUK DÖNEMİ KORKULARI VE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Çocukluk dönemi; bireyde kimlik gelişiminin tamamlanmadığı , gerçekle gerçek dışı olanın tam olarak ayrıştırılamadığı ve dış etkilere oldukça açık bir dönem olduğu için çeşitli korku ve kaygıların gelişebildiği hassas bir dönemdir. Düşünsel ve duygusal olarak olayların önem derecesinin tam da netleştirilemediği bu dönemi, korku ve kaygılardan tamamen arınmış olarak hayal etmek pek de mümkün değildir.
Korku, doğuştan getirdiğimiz temel duygulardan biridir. Çocuklukta olduğu gibi, yetişkinlik döneminde de zaman zaman bu duyguyu hissetmek aslında son derece doğal bir durumdur. Korku; bizi tehlikelere karşı hazırlayan, yaşamın ?bilinmeyen? ve bu nedenle ürkütücü görünen yönleriyle ilgili bilgi sahibi olmamızı sağlayan tetikleyici bir duygudur. Korku hissedilen durumlarda yapılması gereken, korkunun bastırılması ya da yok sayılması değil, çeşitli yöntemlerle başa çıkma becerilerinin geliştirilmesidir.
Çocukların Korkuları:
Doğumdan birinci yaşa kadar olan süreçte bebekler, genellikle yüksek ses ve düşme korkusu yaşamaktadırlar. Yaşamın ilk yılından itibaren farklı birtakım korkular gelişmeye başlayabilir. Bunlar, bebeğin dış dünyaya açılarak yaşadığı etkileşimin ve doğal gelişiminin bir parçasıdır. Bu korkular arasında; yine yüksek ses, karanlık, hızlı ve ani hareketler, yeni ortamlar ve yeni insanlar, anne babadan ayrı kalma korkuları sayılabilir.
3-6 yaş dönemi anaokulu çocuklarında ise yabancı kişilerle karşılaşma, tanımadıkları sesler, gördükleri korkulu rüyalar, bazı hayvanlar, anne babadan uzak kalma, çeşitli doğa olayları ve afetlerle ilgili korkular (örn. gök gürültüsü, yangın vb.), izledikleri film ve okunan kitaplarla ilgili ürkütücü imgelemeler (örn. cadılar, canavarlar vb.) korku uyandırmaktadır.
Soyut düşünceye geçişin yavaş yavaş başladığı okul çağında ise okula gitme, başarısız olma, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından sevilmeme, alay edilme, yalnız kalma ve kendi sağlıkları ve ailelerinin sağlığıyla ilgili korku ve kaygılar çocukların yaşadığı korkular olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişimsel özelliklere bağlı bu korkuların dışında, yetişkinlerin bazı tutumları (örn.aşırı koruyuculuk, hataya izin vermeme, disiplinde korku unsuruna başvurma vb.) , yaşamın getirdiği bazı travmatik olaylar (örn.doğal afetler, sevilen birinin kaybı, taciz vb.) ve okunulan, izlenilen hikaye /filmlerden olumsuz olarak etkilenme de çocuklarda farklı korkuların gelişmesine sebep olabilmektedir.
Çocukluk döneminde korkuların bazı belirtileri:
-Uyku ve yemek rutininde düzensizlikler
-Gerginlik, kolay yatışamamak, sinirlilik hali
-Tırnak yemek, parmak emmek, bir objeyi kemirmek (kalem, oyuncak vb.)
-İçine kapanmak ya da tam aksi çok konuşmaya başlamak
-Aşırı hareketlilik, sakin duramamak
-Tik geliştirmek
-Tepkilerde aşırılık; çok ya da çabuk ağlamak ya da aşırı gülmek
-Fiziksel şikayetler; karın ağrısı ya da baş ağrısı gibi.
-Bedeniyle aşırı derecede meşgul olma
-İnsanlarla etkileşimde çok fazla heyecanlanmak, gerilmek
-Yalnız kalamamak
Bu belirtilerin geçici bir durum olup olmadığını ya da yerleşmiş bir davranışa dönüşüp dönüşmediğini anlayabilmek için ebeveynlerin çocuklarını dikkatle dinlemeleri , duygularını ciddiye almaları ve davranışlarıyla ilişkili olarak gözlem yapmaları gerekmektedir. Amacımız; küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızı ileriye yönelik olarak önleyici rehberlik kapsamında özgüven geliştirici, zorluklar karşısında psikolojik açıdan sağlam durabilecek yönde yetiştirmek olmalıdır.
Korkularla başa çıkma stratejileri:
. Bebeklikten ve küçük yaştan itibaren her fırsatta çeşitli şekillerde çocuklarımıza sevgimizi göstermek, onlarda güvenli bağlanma duygusunun gelişmesine zemin yaratacaktır. Güvenli bağlılık ilişkilerinin kurulması, çocukların bütünsel olarak gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Araştırmalar, ebeveynleriyle güvenli bağlanma geliştiren çocukların akran ilişkilerinde daha uyumlu, iletişime açık ve zor olayların üstesinden gelme konusunda daha becerikli ve güvenli hissettiklerini göstermektedir.
. Çocuklarımıza yeni karşılaşacakları durumlar ya da ortamlarla ilgili önceden bilgi vermek, onları bilinmeyen şeylerin yaratabileceği korku ve kaygılara karşı hazırlayacaktır.
. Çocuklarımızın bir korkusunu fark ettiğimizde onu dinlemek, duygularını anlamaya çalışmak ve korkusunun gerekçeleri hakkında ona geri bildirim vermek; korkularını azaltmaya yardımcı olacaktır. Örneğin, kediden korkan çocuğumuza ?Kediden korkuyorsun ,çünkü üstüne atlayabilir ve seni tırmalayabilir; uzaklaşıp seni yalnız bırakmasını istiyorsun, öyle mi?? diye sormak ona anlaşıldığını hissettirecektir.
. Korkularının üstesinden gelebilmek için çocuğumuza cesaret vermek ve ona küçük adımlar atarak baş etme seçeneklerini öğretmek, çok önemlidir. Bu noktada çözüm yollarıyla ilgili rehberlik etmek, ancak rahatlatma aşamasında ebeveyn olarak aşırı duygusal tepkiler vermemeye özen göstermek gerekmektedir. Örnek olarak, karanlıktan ya da yalnız uyumaktan korkan çocuğumuza geceleri yanımızda uyması için izin vermek, etkili bir çözüm yolu değildir. Bunun yerine yavaş yavaş odasını ve yalnız uyumayı güvenli hale getirerek (gece lambası, hafif klasik müzik, bir bardak ılık süt, rahatlatıcı bir sohbet eşliğinde) uyku öncesi belli rutinler oluşturarak sorunla başetmeyi öğretmek , uzun vadede değerlendirildiğinde daha anlamlı bir stratejidir.
. Küçük yaştan itibaren çocuklarımızın hata yapmasına izin vermek; onların gelecekte hayal kırıklıklarına karşı daha tahammüllü, zorluklar karşısında çabuk yılmayan, başarısızlık ve eleştiriden ders çıkarıp ileriye bakabilen bireyler olmalarına temel oluşturacaktır.
. Çocuklarla bu konuda yazılmış eğitici kitapları okuyarak ya da hayalgücümüzle oluşturacağınız kukla ya da drama türü oyunlar oynayarak onlara güven verebilir, yaşadıkları korkularla ilgili yalnız olmadıklarını hissettirebiliriz.
. Abartıya kaçmamaya dikkat ederek kendi çocukluğumuzda yaşadığımız korkulardan ve bu korkuları zaman içinde nasıl atlattığımızdan bahsetmek, çocuklarımız için çok rahatlatıcı olabilir.
. Son olarak da çocuklarımızın okuduğu/izlediği kitap ve filmler üzerinde denetim sahibi olmak ve bunların yaş dönemi özelliklerine uygun seviyede, eğitici ve faydalı kaynaklar olmasına özen göstermek de önemli olacaktır.
Yaşamda karşılaşılan tüm zorluklarda olduğu gibi; korkularla baş etme konusunda da belki en önemli yol gösterici sabırlı olmak, bunun bir öğrenme süreci olduğunu hatırlayarak bol bol deneme yapması için çocuğumuza cesaret vermek ve sonuç her zaman istediğimiz gibi olmasa da çocuğumuzun gösterdiği çabaları takdir etmektir.
Referanslar:
Ferreros,M.L.(2007).Sarıl Bana Anne.İstanbul: Doğan Egmont Yayıncılık.
İnanç,B.Y.,Bilgin,M.,Atıcı,M.K.(2010).Gelişim Psikolojisi.Ankara:Pegem Akademi.
Nelsen,J.,Lott,L.,Glenn,S.(1999).ÇocukEğitimindeA?danZ?yePozitifDisiplin.İstanbul:Hayat Yayıncılık.
Sears,W.,Sears,M. (2002).Başarılı Çocuk.İstanbul: Boyner Yayınları.
Yelda Orçan Nilay Goranova
Uzm.Psikolojik Danışman Psikolojik Danışman