BEDÜK ÖĞRENCİLERİMİZLE SÖYLEŞİDE

lektronik müzik dendiğinde Türkiye’nin ilk ve tek ismi olan ve alanında rakipsiz Bedük’le birlikteydik güzel bir söyleşi için geçtiğimiz günlerde. 2004 yılından beri kendi alanında sayısız albüm yapmış ve konserler vermiş olan Bedük, yurtdışındaki sanatçılardan hiçbir farkımız olmadığını, kaliteli müzik yaptığınız sürece uluslararası platormlarda da isminizin anılacağını ve kendisinin de bu anlamda yurtdışı platformlarda başarılı bir şekilde yer aldığını belirtti. Geçmişte Galatasaray’ın kalecisi olmak gibi hayalleri olduğunu söyleyen Bedük, müziğin, 16 yaş civarında ablasına özenerek almaya başladığı klasik gitar derslerinden sıkılması sonrasında, kendine aldığı elektro gitarla birlikte farklı gruplar kurarak çalmaya başlamasıyla start aldığını aktardı. Hayata geniş bakılması ve hayallerin hiçbir zaman kısıtlanmaması gerektiğini söyleyen Bedük “ istediğiniz her şeyi olabilirsiniz, yeter ki yeterince isteyin” diyerek öğrencilerimize önemli bir hayat felsefesini hatırlattı. Bakalım Bedük başka hangi konularda bize neler anlattı…..

Peri KAVAS : Bilkent Üniversitesi’nde Grafik Tasarım Bölümü’nü bitirdiniz. Müziğe geçişiniz nasıl oldu? Bize bunun hikayesini anlatabilir misiniz?

BEDÜK : Müziğe geçmedim aslında, bu bir geçiş değildi. Aynı anda yürüyen şeyler bunlar. Bir yandan okurken bir yandan da müziğimi yapmaya devam ediyordum. Daha sonra da müzik profesyonel olarak ön plana çıktı hayatımda ve bu yönde devam ettim ben de.

Alp KIRAN : Müzikte caz, pop, rock gibi birbirinden farklı birçok tarz var. Sizin özellikle elektronik müziği seçmenizdeki etkenler nelerdir? Neden başka bir müzik tarzı değil de elektronik müzik?

BEDÜK :  Müzisyen müziğini yaparken yapacağı müziği seçemiyor aslında, müzik sizi seçiyor. Bu yüzden de ben onu değil, elektronik müzik beni seçti diyebilirim.

Peri KAVAS : Şarkılarınız birçok yabancı müzik kanallarında da yayınlanıyor. Avrupa ve Amerika’da yasal platformlarda albümleriniz yer alıyor. Gelecekle ilgili yurtdışı sizin için ne ifade ediyor? Uluslararası çapta bir müzisyen olma yönünde plan ve uğraşlarınız var mı?

BEDÜK :  Ben zaten yurtiçi ve yurtdışı olarak ayırmıyorum dünyayı, daha global bir bakış açım var. Ortaya bir müzik çıkardığım zaman ben bunu tüm dünyada çıkarmış oluyorum aslında. Bizim sektörümüzün el verdiği kadar da yurtdışına ister istemez gidiyor zaten şarkılarım. Ama bunun için ekstra bir çaba sarfetmiyorum çünkü kendimi yurtdışındaki bir sanatçıdan daha aşağı veya daha farklı bir yerde görmüyorum. “ Avrupa Avrupa duy sesimizi” diye bir çığırışım yok. Dünya kalitesinde müzik yapıyorum ben. Müziğimi almak istiyorlarsa çok güzel, istemeyenlerin de kendi kayıpları olduğunu düşünüyorum.

Alp KIRAN :  Türkiye’nin ilk “ RealD 3D” 3 boyutlu klibini çektiniz. Ayrıca “ Disco Breaker” şarkınız için de yine bir ilke imza atarak interaktif bir klip çektiniz. Teknoloji ile aranız iyi görünüyor. Bunda üniversitede Grafik Tasarım okumuş olmanızın getirdiği farklı bir görsel bakış açısına sahip olmanızın etkisi var diyebilir miyiz? Daha ileride ne tür teknolojik yeniliklerle dinleyicilerinizin karşısına çıkmayı planlıyorsunuz?

BEDÜK :  Tabi ki grafik tasarım okumuş olmamın ve sanat yönetmenliği yapmış olmamın büyük etkisi var bu konuda. Bir müzik duyduğum zaman hemen görselini hayal edebiliyorum. Ya seyrettiğim bir şeyde hemen kafamda müziğini canlandırabiliyorum. Kendi müziğimi yaptığım için de görselleri konusunda da, şarkıyı olduğundan daha iyi noktaya getirecek yönde de uğraşıyorum tabi ki. Teknolojinin son ürünü bir müzik türü yapıyorum ve teknolojiyle aram da iyi. Teknoloji nereye gidecek bilemiyorum ama gittiği yere kadar ben de yanında gidiyorum.

Peri KAVAS : Müziğinizin hem görsellik hem de altyapı kısımlarında bilgisayar teknolojisinden çok yoğun bir şekilde faydalanıyorsunuz. Eserlerinizi, hatta sizi bir tür “ bilgisayar harikası” olmanız noktasına getirdi mi bu durum acaba? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

BEDÜK : Hayır aslında dışarıdan dediğiniz gibi görünüyor olsa da benim yaptığım iş normalde herhangi bir müzik türü nasıl kaydediliyorsa o şekilde kaydediliyor ve yaratılıyor. Hatta benim yaptığım müzikte şu an Türk pop müziği’nde kullanılandan çok daha az kullanılıyor bilgisayar. O yüzden benim yaptığım müziğin pek de bilgisayar yeteneğiyle ilgisi yok aslında.

Alp KIRAN :  Automatik klibiniz ve klipteki kolbastı hareketi fenomen haline gelmişti. Video klibinizle ciddi bir akım oluşturmuştunuz. Bu anlamda elektronik müzik farklı akımlar oluşturuyor mu sizce? Örneğin Harlem Shake de bu tip yeni bir akım elektronik müzikle ortaya çıkan.

BEDÜK : Dönem dönem bu tip akımlar oluştu tabi. Gangnam Style, bizim zamanımızda Makarena vardı örneğin, şimdi de Harlem Shake var. Bunlar dönem dönem ortaya çıkan ve insanların sevdiği şeyler. Aslında elektronik müzikle de hiçbir ilgisi yok. Bu dünyanın döngüsü.

Peri KAVAS : Yaptığınız müziğin birçok aşamasında sizi görüyoruz. Şarkıların yazılmasından miksajına, klipten kullanılan teknolojilerin belirlenmesine kadar birçok adımda aktif olarak yer alıyorsunuz. Bu durumu bir çeşit “Don Kişot”’luk olarak mı görüyorsunuz? Sizi geçmişte Serhat olarak bilen kişiler o dönemlerde müzik tarzınızın da çok daha farklı olduğunu ama sizin size biçilen değil kendi istediğiniz Bedük formatını yaratarak başarılı olduğunuza inanıyorlar.

BEDÜK : Süper bir soru, doğru, Don Kişot’luk denebilir aslında. Çünkü hala hiçbir plak şirketine balı değilim, albümlerimi kendi plak şirketimden çıkarıyorum. Arkamda kimse yok, gerçek anlamda her şeyi tek başıma yapıyorum. Biraz egosantrik bir insan olabilirim, kendi yaptığım şeylerin çok iyi olduğuna inanıyorum çünkü. İyi yaptığımı düşündüğüm için de başkasına gitmeyip kendim yapıyorum. Eğer 80 milyonluk ülkede bir şeyi yapan tek kişiysen, gerçekten de yeldeğirmenlerine karşı savaşman gerekebiliyor.

Alp KIRAN :  Sizce müziğin tutmasını sağlayan şey sözleri mi yoksa güçlü bir tınıya sahip olması mı? Sizin müziğinizde bu anlamda güçlü olan yön hangisi diyebiliriz?

BEDÜK : Ben müzikte herhangi bir yönün güçlü olmaması gerektiğini düşünüyorum. 360 derece total bir şey bu. Her şeyiyle bir bütün olmalı bence müzik, hiçbirşey öne çıkmamalı.

Peri KAVAS : Birden fazla uğraşı olan, uzmanlık alanlarını çoğaltmış olan kişilere “ Rönesans insanı” diyoruz günümüzde. Sizi de bir Rönesans insanı olarak tanımlayabilir miyiz? Sadece müzikle değil müziğin mutfağıyla da çok iç içesiniz çünkü.

BEDÜK : Bilmiyorum tanımlayabiliriz istersen. Herkes beni istediği gibi tanımlayabilir, sorun yok.

Alp KIRAN :  Sizi “ Yok Böyle Dans” yarışmasında da yarışmacı olarak izledik. Kliplerinizde de dans önemli bir yer tutuyor. Dans etmek sizin için ne anlam ifade ediyor? Müziğinizin dans müziği olması bir tesadüf değil sanırım.

BEDÜK : Dans etmeyi hiç sevmiyorum, ben dans ettirmeyi seviyorum. Yarışmada 5 bölüm kadar kalmış olmamdan da bellidir zaten dansla ilişkim. Benim müziğimde önemli olan insanların dansetmesi.

Peri KAVAS : İmajınızın bir parçası da sizinle özdeşleşen gözlükleriniz. Gözlüklerin arkasında neleri gizlemeye çalışıyorsunuz acaba? Sizi gözlüksüz görebileceğimiz herhangi bir zaman olacak mı?

BEDÜK : Şu an beni gözlüksüz görüyorsunuz mesela. Normalde sahneye çıktığım zaman ben ben olmuyorum, şu an sizinle konuşan insan değil sahnedeki kişi. Sahnede bu adam ortaya çıksın istemiyorum ve bu yüzden gözlükleri kullamıyorum. Sahnede başka bir insan ortaya çıkıyor. Gözlüklerin arkasında, içimdeki normal adamı gizleyebiliyorum.

Alp KIRAN :  Klipleriniz de tarzınız gibi çok farklı ve ilgili çekici. Kliplerin kurgularını da siz mi belirliyorsunuz? Kliplerinizin doğuş hikayeleri genelde nasıl?

BEDÜK : Her şeyi ben yaptığım için herhangi bir şarkıyı ortaya çıkarmadan önce belki de 20.000 kez dinlemiş oluyorum. Devamlı dönüyor şarkı ve bunun da bende bir görseli oluşuyor. Fikirlerimi yönetmenle paylaşıyorum ve ortak bir çalışma ortaya çıkarmış oluyoruz aslında.

Peri KAVAS : Ülkemizde özellikle son yıllarda çok rağbet edilen ama çok fazla da üretilmeyen bir müzik tarzını icra ediyorsunuz. Bunun sanat yaşamınıza getirdiği avantaj ve dezavantajlar nelerdir sizce?

BEDÜK : Avantajı rakibin olmadığı için sektörde alanında tek olmak. Bu müziği dinlemek isteyenler otomatik olarak sana yönelmiş oluyor. Dezavantajı da aslında hiçbir işin rakipsiz olamayacağı gerçeği. Fenerbahçe olmadan Galatasaray olmaz mesela. Ya da Mc Donald’s olmadan Burger King olmaz. Rakibin olmadığı zaman sadece kendinle yarışmış oluyorsun, daha genel bir çıta belirleyemiyorsun. O da insanda zorluk yaratıyor ister istemez.

Alp KIRAN :  Peki Bedük neleri dinliyor? Örneğin son gittiğiniz konser kimin konseriydi? Sizin dinlemekten zevk aldığınız Türk ve yabancı müzisyenler kimlerdir?

BEDÜK : En son Jamoroquai konserine gittim diye hatırlıyorum. Ben çok fazla tarz seçmiyorum, sanırım meslek hastalığı da var bende, her şeyi dinlemeye çalışıyorum. Geçmişte de sürekli farklı arayışlarım olurdu müzikte. Ortaokul yıllarımda Metal müzik dinlerdim, o zamanlar çok modaydı bu tür müzik. Hard Rock, Blues, Caz, her şeyi dinledim. Şimdi daha çok indie müzik dinliyorum, yani daha bağımsız müzikler seçiyorum. Rockla elektroniği ince ince birleştiren bir müzik bu. Ama yine de 70’ler ve 80’lerin müziğini hala çok severim. Poptan da sevdiğim şeyler oluyor, her şeyi dinlerim aslında.

Peri KAVAS : Blue Jean Dergisi’nden 2012 yılının Pop sanatçısı ödülünü aldınız. Ödüllerle aranız nasıl, sizin için ödüllendirilmek önemli bir kriter mi?

BEDÜK :  İnsanın hayatının yapı taşı olmuyor ama ödüllendirilmek güzel bir şey tabi ki. Yaptığın şeyi birilerinin görüp takdir etmesi güzel bir durum.

Alp KIRAN :  Duygusal şarkılar yazan birine, yaşadığınız aşklardan mı ilham alarak bu şarkıları yazdınız diye sorabiliyoruz. Peki siz nasıl bir duyguyla şarkılarınızı yazıyorsunuz?

BEDÜK : Dünyada bir tek duygu yok tabi. Türkiye’de sunulan müzikte hep aynı duygu var, sadece aşk, ayrılma, yaralı sevda ve kavuşma duygusu. İnsanlar da şarkı sadece bu duygular üzerine yazılıyor zannetmeye başlıyorlar tabi ister istemez. Dünyada 6 milyar insan varsa 6 milyar farklı duygu da var. Benim verdiğim duygu da benim albümlerimi dinlerken veya konserlerime gelirken insanlar ne hissediyorlarsa odur. O yüzden klişe bir ruh hali yok yaptığım müziklerin aslında.

Peri KAVAS : Son albümünüzle birlikte takım elbiseleriniz de rafa kalktı. Overload albümü sizin için daha canlı ve yenilikçi bir duruşu da beraberinde mi getirdi?

BEDÜK :  Evet. Sahnedeki duruşumla birlikte albümlerdeki müziğim de yıllar içinde değişiyordu. Hem gelişen hem değişen hem de aynı yerde kalan , organik bir yapı aslında. Böyle olduğu zaman ben de içsel ve dışsal olarak değişiyorum tabi. İmaj değişikliği değil de adapte olma süreci diyebiliriz buna.

Alp KIRAN :  Geçtiğimiz haftalarda okulumuzu ziyaret eden deneyimli müzisyen Erol Evgin de, siz de aynı şekilde düşüncelerinizi belirtmişsiniz. “ Eurovision’dan çekilmek doğru bir karar değil” şeklinde. Bu yarışma ve yarışmadan çekilmemizle ilgili ne düşünüyorsunuz?

BEDÜK :  Doğru bir şey değil tabi .Tüm Avrupa’yı senede bir gün bir araya getiren bir organizasyon bu. Bir televizyon şovu aslında bu. Çok fazla ciddiye alınmaması gereken, ama eğlenceli, tüm dünyanın içinde olduğu bir TV şovu. Bundan çekilmek fazla ciddiye almak anlamına geliyor aslında. Gerek yok bence çekilmeye bu yarışmadan.

Peri KAVAS : Kendinizi bundan 10 yıl sonra ne yaparken düşlüyorsunuz? Gelecek planlarınız nelerdir?

BEDÜK :  Çocuklarım 12 ve 14 yaşlarında olacaklar 10 yıl sonra. Onlarla yaz tatillerine çıkmayı düşlüyorum. Başka bir şey düşünmüyorum. Geleceği çok fazla düşündüğünde insan bugünü yaşayamıyor ve ben bugünü yaşama taraftarıyım her zaman.

Alp KIRAN :  2 ve 4 yaşlarında 2 çocuğunuz olduğunu biliyoruz. Müzisyen Bedük değil baba Bedük nasıldır acaba? Çocuklarınızla en çok ne yapmaktan zevk alıyorsunuz? Evinize adım attığınızda farklı bir Bedük’le mi karşı karşıyadır eşiniz ve çocuklarınız?

BEDÜK :  Valla eşim menajerim olduğu için benim her türlü halimle karş karşıya zaten. Şimdi de burada. Evde Serhat oluyorum, ,işyerimde Bedük oluyorum. Tabi ki evdeki adamla sahnedeki adam farklı. Mesela sizler de haftaiçi okul saatlerinde ve haftasonu zamanlarda farklısınız, tıpkı bunun gibi işte.

Peri KAVAS : Son olarak kendinizi bir kelime ile ifade etmeniz istenseydi bu kelime ne olurdu?

BEDÜK : Yenilikçi, farklı. Bu arada çok güzel sorulardı, deneyimli muhabirlere taş çıkartırsınız çocuklar.