|
RESSAM
GÜLAY SEMERCİOĞLU'YLA SANAT ÜZERİNE
 kulumuzda,
sergisini gezdiğimiz ressam Gülay Semercioğlu'nu konuk
ettik. Soyut resimlerini inceleyip hayran kaldığımız
ressamımız, okulumuz öğrencileri ile yaptığı söyleşiden önce
kendisiyle bültenimiz için bir röportaj yaptım. Davetimizi
kırmayıp geldiği için kendisine teşekkür diyor,
çalışmalarında başarılar diliyoruz.
MERTCAN: Gülay Hanım, bugün sınıf
arkadaşlarımızla serginizi gezdik ve çok beğendik.
GÜLAY SEMERCİOĞLU: Teşekkür ederim. Ben de
sizlere sanata olan ilginizden dolayı teşekkür ederim.
MERTCAN: Sanata olan ilginiz hangi yaşta
başladı?
G. SEMERCİOĞLU: Aslında kendimi bildim
bileli resme ve güzel sanatlara ilgim vardı. Ama bu ilgiyi
benden önce ilkokul öğretmenim farketmiş olacak ki okulda
üstüme çok eğildi. Önemli günlerde hep benden resim yapmam
istenirdi. Bu beğenilme hissi beni daha çok motive etti ve
daha sonraları anladım ki resim yaparken çok mutlu ve
huzurluyum. Ben de doktor omlaktan vazgeçip tıp fakültesini
bıraktım ve Mimar Sinan Üniversitesi'ne girip amatör olarak
ilgilendiğim resim sanatıyla akademik anlamda tanıştım ve
bugüne kadar bu tanışıklık devam etti.
MERTCAN: Hep soyut mu çalışırsınız?
G. SEMERCİOĞLU: Yok tabi. Okuldayken
"nature-mort"tan tutun da "nü"ye kadar birçok kompozisyonu,
çok değişik teknikler kullanarak çalıştık. Fakat ben kendimi
ifade etme biçimi olarak soyut anlatımı seçtim.
MERTCAN: Sanat görüşünüzün oluşumunda
etkilendiğiniz herhangi bir akım, ressam veya görüş var mı?
G. SEMERCİOĞLU: Tabi ki var. Mesela Picasso
ve başlattığı Kübizm akımından etkilenmişimdir ve soyut
kompozisyona kayışımda biraz bunun etkisi de vardır.
MERTCAN: Sergide genelde telleri kullanarak
geometrik şekillerden oluşan resimlerinizi gördük. Fakat
hepsi birbirine benziyordu. Bu bir tür tekrar olmuyor mu
sizce?
G. SEMERCİOĞLU: Hayır. Bu kendini tekrardan
çok sanatçının yapıtlarındaki istikrarı gösterir. Geometri
ise kuşkusuz yaşamın her alanında var. Yatay, dikey ve
diagonal, yaşamın ve doğanın her alanında vardır. Bir şeyin
altyapısını incelediğinde yatay, dikey ve diagonale
ulaşırsın. Kendi vücudunu da incelesen, bir mimari yapıyı da
incelesen, eski rönesans dönemi yapıtlarını da incelesen bu
üç geometrik kavrmaı görürsün. Ben de bu doğanın en saf
ayrıntısını ayıklayarak eserlerimde ön plana çıkarıyorum.
MERTCAN: Farkettiğim bir başka nokta ise
eserlerinizin üç boyutlu olması. Hepimizin genelde düşündüğü
resme uzak bir teknik bu.
G. SEMERCİOĞLU: Evet, bu bilinen anlamdaki
resme üçüncü bir boyut yükleyip kompozisyon sanki resmin
içinden dışarı çıkacakmış gibi bir görünüm veriyor ve
ifadeyi zenginleştiriyor. Zaten bu yüzden telleri malzeme
olarak seçiyorum. Malzeme olarak bir boya veya bir tuval
seçsem bu kompozisyonu o çerçevenin içine sıkıştırmak
olurdu.
MERTCAN: Bir de çalışmalarınızda hep aynı
rengin tonlarını kullanmışsınız, bunun özel bir amacı var
mı?
G. SEMERCİOĞLU: Evet var. Hiç siyah veyaz
filmlere veya fotoğraflara dikkat ettin mi? Bütün renkler
siyah beyazın içinde siyahla beyaz arasındaki tonlara
dönüşür. Siyahtan beyaza giderken yüzlerce ton elde
edebilirsin. Tonlarla veraber ayrıntılar da ortaya çıkar ve
anlatım daha da güçlenir. Bunun için tek rengin tonlarını
kullanıyorum. Mesela kırmızı ve tonları en çok kullandığımı
renklerden biridir.
MERTCAN: Ben arkadaşlarımı daha fazla
bekletmeden sizi konferans salonumuza davet edeyim. Bizi
kırmayıp geldiğiniz için çok teşekkür ederim.
Mertcan MANDAL 8 A
|
|
|
|