Serbest Kürsü
    
     Gezilerimiz

     Spor Faaliyetlerimiz

     Fen ve Teknoloji

     İngilizce

     Etkinliklerimiz


    Milli Günler

     Röportaj



     Resimlerimiz

     Şiirlerimiz

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SÖZÜNÜ SAKINMAYAN ÜÇ TİYATROCU HEM GÜLDÜRDÜ HEM DÜŞÜNDÜRDÜ

emet Ali Alabora, Serhat Kılıç ve Mahir İpek’ten oluşan “ Heberler “ programı ekibi, güzel bir söyleşi için Özel İstanbul Koleji öğrencileri ile buluştu. Her biri profesyonel tiyatrocu olan ve farklı alanlarda da çalışmaları bulunan ekip üyeleri, haberlere getirdikleri farklı ve hicve dayalı bakış açısıyla, hayat görüşlerini ve yaşamda kendi duruşlarını da ifade edebildiklerini belirttiler. İnandığımız her şey için savaşmaktan vazgeçmemek gerektiğini, kişinin ancak bu şekilde kendini daha iyi hissedebileceğini öğrencilere aktaran oyuncular, ifade özgürlüğünün önemine de değindiler. Öğrencilerin merak ettikleri konularda sordukları sorularla devam eden söyleşide, oyuncular, gelecek planlarıyla ilgili de bilgi verdiler. Gelin hep birlikte, bu güzel programda emeği geçen oyuncularla yapılan söyleşiden notlara bir göz atalım..

Defne Balci : “ Heberler “ Programı’nı gerçekleştirme fikri nasıl gelişti ve ekip nasıl bir araya geldi?

Mehmet Ali Alabora : Levent Kazak bundan yaklaşık 4 yıl önce böyle bir proje yapmayı düşünmüş. Uzun zamandır da kafasındaymış bu fikir. Yakın arkadaşlarıyla bu projeyi pilot olarak çekmiş. Farklı kanallarla görüşmüş ama olmamış. Bir gün Elif Dağdviren’e bu pilot çekimi izletmiş ve Elif de“ Bunu hemen Türkmax’a götürmeliyim” demiş. Proje çok beğenilmiş ve yapmaya karar vermişler.

Sonra bir gün benimle buluştular ve bu projede yer almak isteyip istemeyeceğimi sordular. Ben çok severek projeye dahil oldum.

Benden sonra Serhat da aynı şekilde ekibe katıldı. Sonra bir pilot daha çektik ve bu pilotu da Mahir görüp ekibe katıldı. Proje , Levent Kazak’ın ortaya çıkardığı, Elif Dağdeviren sayesinde yapılabilinmiş olan ve sonra da tüm ekibin katkıda bulunduğu özgün bir programdır.
Yasemin Kılıçel : Tüm ekibin tiyatro eğitimi almış olduğunu okuduk. Halen aktif olarak tiyatrolarda oyunculuk kariyerinizi de devam ettiriyor musunuz yoksa ağırlıklı olarak televizyon ve sinemaya mı yöneldiniz?

Mahir İpek: Ben Ankara Sanat Tiyatrosu (AST)’nun hem çalışanı hem de yöneticisiyim. Her hafta oynadığımız bir oyun var “ Giderayak” adında. Oyunu Bülent Usta yazdı.

Serhat Kılıç: Ben de halen İstanbul Şehir Tiyatroları’nda “ İntiharın Genel Provası” adlı oyunda yer alıyorum. Ayrıca TRT’nin “ Seksenler” dizisinde de varım.

Mehmet Ali Alabora : Ben de yeni sezonda, muhtemelen spor salonlarında gösterimi olacak büyük bir prodüksiyonun hazırlıkları içerisindeyim halen.

Mert Atikeler : Heberler programında politik içerikte de çokça konuya değiniyorsunuz. Sanatçıların belli bir politik duruşları olması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Mehmet Ali Alabora : Sadece sanatçıların değil herkesin bir politik duruşu olması gerektiğini düşünüyorum. İnsan olmak politik olmayı gerektirir. Hiçbir şeye müdahil olmamak da politik bir duruştur. Birden fazla insanın olduğu her ortam politiktir. Bir öğretmen de, marangoz da, mühendis de, doktor da politik olmalı.

Defne Balci : Haber gerçeğine son derece sıra dışı bir bakış açınız var. Bu anlamda, “ Heberler” programı olumsuz tepkiler de alıyor mu?

Mehmet Ali Alabora : Programı seven kadar sevmeyen de var. Bu anlamda olumsuz tepkiler de alıyoruz. Politik duruşu veya esprileri sevmeyenler olabiliyor. “ Ne saçma şeyler bunlar, hiç komik değil” diyenler de çıkıyor. Bizim baktığımız yerden bakmadıkları için ideolojik anlamda onaylanmayanlar da oluyor. Yaptığınız şey çok fazla beğendiği veya hiç beğenilmediği durumlarda bir sıkıntı var demektir.

Mahir İpek: Beğenilmeme üzerine yapılan olumsuz eleştirileri de alıp olumluya çevirme ve kendinizi geliştirme de güzel bir çıktısını eleştirilmenin. Herkes yaptığınız her şeyi çok beğenirse siz işinizde ilerleyemezsiniz.

Yasemin Kılıçel : Heberler ekibindeki oyuncuların seçimi ne tür bir elemeyle belirlendi? Kimin hangi konularda aktif olacağına nasıl karar verdiniz?

Mehmet Ali Alabora : Bu tamamen Elif ve Levent’in tasarrufunda olan bir şey. Ne biz birbirimizi seçtik ne de kimler olacağına karar verdik. Elif ve Levent’in bu anlamda çok iyi bir kast oluşturduklarını düşünüyorum ben çünkü hepimizin oyuncu olarak farklı renkleri var. Programın farklı ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Örneğin en programın en ciddi ve soğuk adamıyım. Benim o soğuk, düz duruşum arkadaşlarımın daha komik olmalarına olanak sağlıyor. Konuklar da ayrı bir güzelli katıyor programa. Mahir İpek ve Serhat Kılıç:

Mehmet Ali Alabora : Serhat’ın da Mahir’in de öne çıkan farklı yönleri var. Örneğin Mahir yüzlerce farklı karakteri çok başarılı bir şekilde ortaya çıkarıyor.

Serhat Kılıç: Kimi nerede kullanacağını bilmek ve buna göre bir düzenleme yapmak da başlıbaşına bir başarı aslında.

Mert Atikeler : İzleyenlerin, Heberler’i, absürd haber sitesi Zaytung.com’a benzettikleri de konuşuluyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Mehmet Ali Alabora : Bu tür “ news show” adında bir tür ve Amerika’da onion.com adında popüler bir kaynaktan geliyor. Çok uzun yıllardır varolan bir tarz bu. Zaytung da bunu yazılı olarak gerçekleştiriyor. Farklı mizah anlayışlarının aynı türü icra etmesi gibi, iki farklı mizah dergisi gibi düşünebilirsiniz durumu aslında.

Mahir İpek : Tarz olarak birbirine benzeyen şeyler nedense ülkemizde hep birbiriyle kıyaslanır. Bu bir gereklilik midir derseniz kesinlikle değildir.

Defne Balci : Günümüzde komedi kavramı hicivden bu denli uzaklaşmışken, siz neden taşın altına elinizi koydunuz? Heberler’in içeriği, bu anlamda, biraz tehlikeli sularda yüzmek demek olmuyor mu?

Serhat Kılıç: Evet kesinlikle oluyor ama birilerinin bunları yapması lazım. Son dönemde Türkiye’de artık çok az kişi yazar olmak istiyor. Okumuyoruz millet olarak. Aziz Nesin’ler, Haldun Taner’ler çıkmıyor artık çok fazla maalesef. Mizah Youtube videolarına düştü artık. İnsanın en büyük özelliği şaka yapabilmesi, oyun oynayabilmesidir.

Mahir İpek: İçinde hiciv olmayan komediyi her ortamda yapabilirsin ama bizler içinde hiciv olduğu için bir araya geldik zaten.

Baştan itibaren elini taşın altına sokma durumuydu bizimki aslında. Heberler komediyle hicvi iç içe geçmesiyle özel bir program aslında.

Serhat Kılıç: Elimizi taşın altına sokmak içten içe hoşumuza gidiyor. Yoksa sadece güldürmek için neden bu kadar büyük kitlelere ulaşmaya çalışalım?

Yasemin Kılıçel : Günümüzde Türk televizyonculuğu hakkında neler düşünüyorsunuz? Özellikle dizi furyası ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Mehmet Ali Alabora : Maalesef televizyonculuğumuz şu dönemde “ çeşitsiz”. Prime time 2 diziyle bitiyor ve her kanalda diziler var. Çalışma koşulları düzelmediği takdirde çok kaliteli ve çeşitli yapmlar beklememiz de pek mümkün görünmüyor.
 
Mert Atikeler : Sizler hangi haber programlarını izliyorsunuz? Kullandığınız kaynaklarda özel seçimleriniz var mı?

Serhat Kılıç: “ Yaşamdan Dakikalar” ‘ı büyük zevkle seyrediyorum ben. Nebil Özgentürk, Hıncal Uluç ve Sunay Akın’ın
programdaki sohbetleri gerçekten güzel oluyor.

Seksenler dizi çekimleri, Şehir Tiyatroları ve Heberler çekimleri derken fazla vakit kalmıyor televizyon seyretmeye

Mahir İpek : Ben belgeselleri seviyorum,
haberlere muhakkak bakıyorum. Hebeleri izlemediğimde bir boşluk hissediyorum. Bilim kurgu dizilerini seyrediyorum.

Mehmet Ali Alabora: Ben hiç tv seyretmiyorum diyebilirim. Televizyon seyrettiğimde bu çok ekstrem bir durum oluyor.

Ben teknolojiyi yakından takip ederim, gazeteleri dahi internet üzerinden okurum Teknolojiye direnilemeyeceğini düşünüyorum şahsen.

Defne Balci : Heberler ekibi olarak üzerinde çalıştığınız yeni projeler var mı? Heberler ekibi daha ne kadar birlikte bu projeyi yürütmeyi planlıyor?
Mehmet Ali Alabora: Birlikte çalışabildiğimiz olanaklar ne kadar artarsa o kadar mutlu oluyoruz biz. Heberler olarak da gttiği yere kadar gitsin istiyoruz.
Yasemin Kılıçel : 23 Nisan yaklaşıyor. Geçtiğimiz sene 23 Nisan’daki programınızda koltuklarınızı çocuklara devretmiştiniz. Bu sene de 23 Nisan için böyle bir projeniz var mı ?
Eğer varsa bizler Özel İstanbul Koleji öğrencileri olarak programınızda olmayı gerçekten çok isteriz.

Mehmet Ali Alabora: Bu sene de 23 Nisan yaklaşıyor ama daha planlamadık. Bir bakalım ne olacak. Belki de konuk olarak alabiliriz sizleri mesela, neden olmasın ?